top of page

İNSAN KALMAK ZOR OLANI

  • Nur Tuba Yaşa
  • 9 Ara 2017
  • 4 dakikada okunur

İNSAN KALMAK ZOR OLANI

“Bir insanın ülkesini sevmesi takdir edilecek bir şey

ama bu sevgi neden sınırda bitmek zorunda?”

/Pablo Casals/

Biz insanlar sevginin sınırını çizmede maharetli değilizdir. Hiç değer etmeyecek şeylere delice sevdalanır, en değerli olanlara ise hak ettiği sevgiyi vermeyiz. Benzer şeyler bize ya da sevdiklerimize yapıldığında ise Dünya’yı ayağa kaldırırız. Oysa imtihan denen şey burada başlamıyor muydu? Sana yapılan çirkinliği bir başkasına yapmamak… Yaparsan hayatında bir yerlerde benzerini yaşayacağın gerçeği…

Bu yüzden değil midir zaten savaşların bitmemesi?

Tüm savaşlar nefret üzerinedir. Senaryo, kişiler, tarihler değişir ama aynı duygular her daim tarafların içindedir: Hırs, nefret gibi.

Senaryo bazen bir kadın üzerinden şekillenir tarihin Hollywood yansımalı sahnelerinde…

Bazen biri kelalaka birini öldürür ve tüm ülkeler birbirini darmaduman eder sözde bir bahane üzerine: I. Dünya savaşını başlatan olaylar silsilesinde bardağı taşıran son damlanın esas neden gibi yansıtıldığı Dünya tarihinde…

Bazense ırkçılık üzerinden ilerler olay döngüsü. Zaten sömürenler kendi ırk ve dininden olanı değil başka ırk ve dinden olanları parçalar ekseriyetle.

Hepsinde hedef bellidir: Daha çok daha fazla en fazla olana sahip olmak: Para, güç ve sömürge.

Bir örnek:

Irkçılık duygusu ile katledilen milyonlarca Yahudi ve intikam duygusu ile yoğrulan Yahudilerin zamanla diğer dinlerin paralarını, yönetimlerini kontrol eder duruma geçmesi. Dahası zamanında kendilerine kucak açan Müslümanları katletmeye doyamaması… Onlara eskiden düşmanlık besleyenlerle dost olması, dostça yardım edenleri ise harcaması! Resulullah (aleyhisselatu vesselam) boşuna uyarmamış Yahudi ırkına karşı… Zira her fıtratta duygu terazileri nasıl farklıysa milletlerin de fıtratları farklı farklı yoğrulmuştur. Her bir duygu ise o milletin ya da insanın imtihanı… Yahudi ırkının imtihanı da kendi ırkına hastalık seviyesinde bağlılığı ve hırsı.

Nazi saldırısıyla Irkçılıktan en fazla yarayı alan ırkın bir taşla kuş katliamı yapmasıyla şekilleniyor Dünya Tarihi son yüzyılda. Önce tüm dünyanın varlıklarından rahatsız olduğu Müslümanları harcarlarsa dünya desteğini yanlarına alacaklardı. Yaptılar ve başarılı oldular. Öyle bir duruma geldiler ki ekonomiden devlet yönetimlerine kadar her alanda dev olmayı başardılar. Doymadılar paraya, kana, sömürgeye hırsla yola devam ettiler. Ne fark ederdi ki Müslümanları katletmeleri? Zaten sözde en üstün ırk onlardı (Yahudi ırkı!!) Kendilerine kucak açan Osmanlı’dan ve Müslümanlardan taraf olsalar bu denli büyüyebilir ve Filistin topraklarına yerleşebilir miydi kan emici Siyonist taraflar? Müslümanlarında fıtratının imtihanı buydu: MERHAMET. Düşmanımız iyi tanımıştı düşmanını…

Dengeler basitti. Güçlü olan tarafta ol, hep daha fazla güçlen…

En aleni örnek olduğu için bu örnekle yaklaştım mevzuya…

Şimdi farklı açılardan devam edelim:

Yıllardır sayısız Müslüman’ın bazen adından dolayı dalgaya alınması bazense kim vurduyla sokaklarda harcanması.

Her şeyden önce milyonlarca çocuğun ve kadının insanlık dışı eziyetlere ve işkencelere mahkum olması…

İşi Müslüman bakış açımdan da çıkartayım farklı dinden okuyan kişiler için:

Herhangi bir dine mensup insanın sokakta cüzdanı ya da namusu pahasına harcanmasına ne demeli? İsmiyle, diniyle dalga geçilmesi? Kapısına, sokağına ırkçı yazılar yazılması?

Mesele din değil arkadaşım, mesele ırk hiç değil!

Biz ana ırkımızı unuttuğumuz için böylesine sınır çizdik aklımıza ve kalbimize. Buna bahane olsun diye sınırlarla çevirdik parsel parsel dünyayı. Unuttuk İNSAN IRKINDAN OLDUĞUMUZU. Hem öyle bir unuttuk ki hayvana daha çok değer verdik insandan. Çünkü insanoğlunda barınan kötü hasletler onlarda yoktu. Daha doğrusu İslam’ın adlandırmasıyla insanoğlu esfel-i safilîn mertebesine düşmüştü.

(Hayvan mertebesinden daha aşağı mertebeye) Yaratılan en onurlu varlıkken belki bir çimden bile daha aşağıdaydı insanlık…

Bunları okurken vahlanabilirsin… Çünkü bakış açında sen iyi taraftasın. Psikoloji asla kötüyü sahiplenmez. Olaylara ve kişilere yorumlar. Kendisi sadece seyirci, mağdur ya da mağdurun tarafıdır görünürde. Peki neye göre? Hangi ırka ve dine göre şekillenecek bu vicdan duygusu?

Oysa her insan da hırs, nefret gibi hasletler bulunur… Biraz güce kavuşan hemen bu duygularını açığa vurur. Parası arttıkça daha fazlasına sahip olmak, insanların malına göz dikmek; kendinden bi’ tık önde olana nefret duymak gibi…

Öyleyse bu ırkçılık nasıl oldu?

Sadece Nazilerde ya da Yahudilerde mi vardı bu hastalık? Yahut Afrika’yı hallaç pamuğu gibi didik didik sömüren Avrupa ve Amerika’da?

Sende bende yok mu dersin?

“Ben de zararsız seviyede, vatanımı sevmek sınırında kalıyorum sadece” mi diyorsun?

Öyleyse vatanını bu denli severken; neden vatanın uğruna kan döken ecdadın, farklı ırktan torunlarını dışlıyor ya da sevmiyorsun? Anadolu’yu Anadolu yapan kaç anne olduğu değildi; yalnızca, fedakâr ve toprağına, dinine, namusuna bağlı evlatlar yetiştirmeleriydi…

Kabullenmek istemiyor musun gerçeği? Öyleyse basit birkaç soruyla test edelim kendimizi:

Bir dilin müziğini ya da sanatçısını duyunca tüylerin diken diken oluyor mu?

Yanında farklı bir dil konuşulduğunda az da olsa rahatsızlık belirtisi duydun mu hiç?

Bir turistin boynunda taşıdığı bayrak kolyesi seni gıcık etti mi?

Farklı bir şiveyle konuşulduğunda tiksinme hissettin mi?

Toplu taşıma aracında farklı bir ırk ya da ülkeden gelen varsa yanına oturmaktan kaçındığın oldu mu? (Ayakta kalmayı seçme derecesinde)

Ten rengi ya da aksanı farklı birine “Nerelisin sen?” diye sorduğunda aldığın cevap üzerine; ırkını tahmin etmeye yönelik memleketini sorunca: “Laz, Çerkez, Türk, Zaza, Arap, Kürt, Arnavut, Muhacir vs.” olduğunu anlayıp çaktırmadan da olsa bir ön yargı belirtin oluşuyor muydu?

Ülkemizde ırkçılığın tavan yaptığı ve Türkler dışındaki tüm ırkların dışlandığı süreçlerde senin/ailenin düşünce dünyası nasıldı?

“Ama onlarda bize şunu bunu yaptı.” diyesin geliyor mu?

Hadi ama kaçma cevaplardan, “ama” deyip kurtulmaya da çalışma… Bazılarına hayır cevabını vermiş olman da seni temize çıkarmaz.

Ne çok seviyoruz ÖTEKİLEŞTİRMEYİ insanları.

Senin bu basit gördüğün MENFİ IRKÇILIĞIN bir ülkeyi ne zor imtihanlara yuvarladı bilir misin? Nasıl kırdırdılar kardeşi kardeşe Avrupa ve İsrail’in uşakları? Bizi bizden nasıl kopardılar? Dön bak bir tarihine, uzak yakın diye ayırmadan… Dön bir bak sende bıraktığı enkazlara…

Eğer yukarıda sorduğum sorulara dair bir hatıran dahi canlanmışsa kafanda ağır bir imtihandasın arkadaşım. Bu yazıyı okuyan sen, hangi din, ırk vesair mensupsun bilmiyorum, ama bildiğim bir şey varsa ANADOLU’dan olduğun. Aynı çileyle yoğrulan Osmanlı’nın bağrından çıkıp geldiğindir. Şimdi buna göre yeniden düşün…

Hangi din olursan ol sana yakışan menfi değil müspet milliyetçiliktir. Basit anlamıyla: Ekmeğini yediğin, komşunu- akrabanı kaybettiğin, askerlikte nöbetini tuttuğun, camisinde-kilisesinde ibadetini yaptoğın ülkeye muhabbet beslemek. Bir diğerini küçük görmemek, kuzey-güney-doğu-batı diye ayırmadan TÜRKİYE olabilmek.

İstediğin kadar geriye git soyağacında, en fazla bin sene git. Hatta gidebildiğin kadar git: Hangi ırka dayanıyor aslın? Bunu asla bilemezsin. İki bin, on bin, bir milyon sene önceye kadar git. (Ki imkânsız)

Tek bildiğin bir şey var: Bir babadan yani Hz. Adem’den çoğaldığın.

Demek ki ırkın değil seni üstün kılan; üstünlüğün insan unvanına layıklığın!!!

Ne Mutlu İnsan Kalabilene….

Duamla vesselam…


 
 
 

Comments


Tanıtılan Yazılar
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page