ARŞTAN GELEN DAVET: KADİR GECESİ
- Nur Tuba Yaşa
- 28 Ara 2017
- 6 dakikada okunur
ARŞTAN GELEN DAVET
Bir Ramazan daha eksildi takvimden…
Bir ömürde belki bir elin parmağını belki on elin parmağını geçmeyecek kadar sayılı olan bir hazine…
Öyle bir hazine ki kâinatın Hâlıkı olan Zat kendi şehrine buyur ediyor: ŞEHRULLAH’a yani Şehr-ü Ramazan’a çağırıyor kullarını, hiçbirini birbirinden ayırmadan.
Ne misafirhanesinde edepsizlik edeni kovuyor ne de haddini bileni…
Öyle bir ay ki bu ay, Sultan’ın gizli hazinelerinin bulunduğu Rahmet kapıları açılabildiği kadar açılıyor. Rahmet ve mağfiret dolu, en uzun vadeli ve karşılıksız sevaplar veriyor.

Asr-ı Saadet’te Ramazan gelmeden önce altı ay hazırlık yapan, Ramazan çıktıktan sonra da yine altı ay “Rabbim Ramazan’da yaptığımız ibadetleri ve tevbeleri kabul eyle.” diye yakaracak kadar güçlü imana sahip sahabeler gibi olamayız elbet.
En azından onlar kadar içten yapamayız bu erken hazırlığı ve bu içten duayı…
Ramazan ayını herkes gücü yettiğince, gayret ettiğince tamamlamaya çalıştı elhamdülillah. Lakin herkesin gözü ikramın en bol olduğu gecedeydi hiç kuşkusuz. Tabii ki bunun iç acıtan bir tarafı daha vardı ahir zamanda:
İlk günler mutlulukla ve şevkle karşılanan Ramazan, sonrasında ülfet oldu ve bu gafletle Kadir Gecesi’nde yapacağımız ibadetlere bağladık umudumuzu.
Hep sordum nefsime ve sorarım yine size: Bu ayı hakkıyla ihya edemedikçe, bildirir miydi Cenab-ı Hakk Kadir Gecesi’ni, Ramazan’ın kadrini bilemeyene?
Kadir Gecesi’ni arıyoruz son on günde lakin bire bin verilen bir gecede, herkesin biri aynı kalitede bin olabilir mi? Yoksa herkesin bini binbir çeşit mi?
Hiç kuşkusuz Hakk’ın ayını kim nasıl karşılamışsa Kadir Gecesi’nde karşılığı o nevinden olacaktır. Altına talip olup ona göre çalışanın bir emeğine bin altın, elmasa talip olup ona göre çalışanın bir emeğine binler elmas… Bilemeyiz elbet kime ne türden ikram verilecek… Lakin bildiğimiz tek şey, ne ırka göre
ne mala göre ne soya göre ayrımın yapılmayacağı bir ikram olacağı… Üstelik öyle bir ikram ki yerle gök aynı gecede buluşacak… Ve öyle bir Sultan ki rahmetiyle herkesi ayırmadan kuşatacak.
ŞEHİR’DE SAKLI HAZİNE
“Siz, Kadir Gecesi’ni Ramazan’ın son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız.”
(Buhari, Leyletü’i Kadir, 3; Müslim, Sıyam, 216)
Kadir Gecesi’nin hangi gece olduğu kesin belli değildir. Bu geceyi tüm Ramazan’da aramak gerekir, hiç değilse son on beş gecede, o da mümkün olamamışsa son on gecede, yine mümkün olmamışsa yirmi yedinci gecesinde aramak tavsiye edilmiştir. Buradan anlaşılması gereken Ramazan’ın bir bütün olarak, gaflete dalmadan, hakkıyla eda edilebilmesidir. [Bu amaçla Ramazan öncesi yayınlanan “Şeytan Çevrim Dışı: Hoş geldin Ya Şehr-i Ramazan” yazıma müracaat edebilirsiniz.]
İmam Malik(ra) son 10 günün gecelerinde; İmam Şafii(ra) yirmi birinci gece, Hz. Aişe(ra) on dokuzuncu gece, Ebu Bürde(ra) yirmi üçüncü gece, Ebu Zer ve Hz Hasan(ra) yirmi beşinci gece, İbn-i Abbas ve Übey b. Kaab yirmi yedinci gece de olduğunu aktarmışlardır. Aralarında en ağır basan ve kaynaklarca kabul edileni ise yirmi yedinci gecedir. Hiç kuşkusuz bize düşen son on günü layıkıyla yaşayabilmektir.
BÜYÜK MERASİM
Bir devlet büyüğüyle görüşmek ne zordur. Dahası ondan bir mesaj almak, iki dakika muhabbet edebilmek ne kadar ulaşılmaz gelir. Dünya’da asla görüşemeyeceğimizi bildiğimiz tanınmış herhangi bir kişiyi de düşünebiliriz. Çok uçuk ve zor bir hayal öyle değil mi?
Oysa kâinatı yaratan yegane zat bu gece bizleri, bizim gibi aciz-cahil ve günahkâr kulları kendine muhatap alıp konuşmak istiyor. Vee Kadir Gecesi ile birlikte Kur’an nazil olmaya başlıyor. (“Yaradan Rabbinin adıyla oku!” ayeti bu gecede indirilmiştir.)
Cenab-ı Hakk, Kadir suresinde bir bir anlatıyor gecenin hikmet ve faziletlerini… Gelin, bu muazzam davetin sahibini dinleyelim gecenin açılışında… Vee gelin, meleklerle beraber yaşayalım bu heyecanı.
Resulullah’tan ve bu gece indirilmeye başlanmış olunan Kur’an’dan öğrenelim kadri en yüce olan gecenin hazırlığını…
“Doğrusu biz Onu (Kur’an’ı) Kadir Gecesi indirdik. Kadir Gecesi’nin faziletini sen nereden bileceksin? Kadir Gecesi, (içinde kadir Gecesi olmayan) bin aydan daha hayırlıdır.” (Kadir Suresi, 1-3)
Ömrümüzde birçok davete gitmişliğimiz ya da davet vermişliğimiz olmuştur. Cüz’i bir davet için ne çok emek vermiş, etrafı süslemiş ve heyecana gelmişizdir. Ancak bu gece öyle bir gece ki peygamberler baş köşede, melekler ise ins ve cinnin etrafında vazifedâr bir pervane…
Havai fişekler, pahalı aydınlatmalara ihtiyaç yok. Güneş bir başka alev alıyor, yıldızlar bir başka ışıldıyor. Gezegenler ve tüm mevcudat tek bir halkada zikre girmiş “La ilahe illallah” diyor. Bu gece bir başka coşkulular. Zira tüm bir kâinat onların gölgesinde açmış avuçlarını Rahman’a. Kalpler tek rotaya dönmüş, her bir zerre her bir insan her bir mevcut kıblesini Rahman’a sabitlemiş.
“Melekler ve ruh(*) onda Rablerinin izniyle (gelecek yıla kadar olacak hikmetli) her iş için iner de iner.” (Kadir suresi: 4)
(*)Müfessirler, ayette meleklerden ayrıca anılan ruhtan kastın “Cebrail” olduğunda birleşmiştir. Lakin ruhun yalnız Kadir Gecesi’nde ortaya çıkan bir varlık olduğunu savunan görüş de mevcuttur. Doğrusunu yalnız Allah bilir.
Kadir Gecesi’nde Cebrail aleyhisselam yanına yetmiş bin melek alarak yeryüzüne iner. Ruh(Cebrail) oturanların üzerine, melekler uyuyanlar üzerine, Cenab-ı Hakk ise namazda olan abidlerinin üzerine selam verir.
Kimi rivayete göre Cebrail(as)’ın Kadir Gecesi’nde selam vermediği ve musâfaha etmediği kimse kalmaz. Bu hâlin alameti, tenin ürpermesi, kalbin yumuşaması ve gözlerin yaşarması denilmiştir. Doğrusunu yine Allah bilir.
İbn-i Abbas (radiyallahu anh)’tan rivayet edilir:
“Kadir Gecesi olduğu zaman Allahu Teala Cibril(Cebrail) aleyhisselama, ‘Yeryüzüne in!’ der. Cibril (as) Sidre-i Münteha sakinlerinden yetmiş bin melek ile ellerinde nurdan sancaklarla yeryüzüne inerler.
Melekler sancaklarını Kabe-i Muazzama’ya, Nebii(sallallahu aleyhi ve selem)’nin kabrine, Beyt-ü Mukaddes mescidine ve Mescid-i Turî Sînâ civarlarına dikerler.”
Sancaklar dikildikten sonra Cibril(as) meleklere: “Dağılın! Müslümanların aralarına girin.” der. Melekler de mü’minlerin evlerine, dairelerine ve o an her neredelerse yanlarına dahil olurlar. Gördükleri her mü’mine selam verirler. (İçinde köpek, içki, asılı suret (fotoğraf) bulunan yerlere girmezler. Bu gece de bu hassasiyetlere uyarsak misafirlerimizden mahrum kalmamış oluruz )
Melekler girdikleri evlerde Cenab-ı Hakkı takdis, tesbih ederek zikre girerler. Üstelik ümmet için sabaha kadar istiğfar ederler.
Söyler misiniz: Siz hiç ev sahibinin yaptığı ikramdan binlerce kat daha fazla ikram yapan bir misafir gördünüz mü? Melekler, misafir oldukları evde ev sahiplerinden daha cömertler… SubhanAllah !!!
“O gece tan yeri ağarıncaya kadar, (ibadet ehline) bir selam (rahmet ve esenlik)tir.” (Kadir suresi:5)
Sabah olunca melekler esas vazifeleri başına dönerler. Semaya çıktıklarında sema sakinleri onları karşılar: “Nereden geliyorsunuz?” derler.
Melekler: “Yeryüzünden geliyoruz. Bu gece Muhammed (s.a.v.) ümmetinin Kadir Gecesi idi.”
Karşılayıcılar: “Allahu Teala hazretleri ümmet-i Muhammed için neler ikram etti?”
Cebrail(as) cevaplar:
“Allah-u Teala hazretleri onların salihlerini affu mağfiret etti, salihlerini zayıflarına şefaatçi kıldı.”
Karşılayan melekler bu mutlulukla Allah’ı takdis ederler ve sema yankılanır. Ardından yeryüzünden gelenleri ikinci semaya uğurlarlar. Kadir Gecesi merasimine katılan melekler her sema katında aynı heyecanla karşılanırlar. Yedinci semaya ulaştıklarında Cebrail(as) meleklere, vazifeleri-ibadetleri başlarına dönmelerini söyler ve melekler giderler. Bu haber Cennet’in tüm katmanlarına kadar duyurulur ve hep birden bu rahmet karşısında Allah’a tesbih ederler. (Dünyalık olan bir daveti nasıl aylarca yıllarca konuşuyorsak, sema âlemindeki sakinlerde böylesi bir geceyi aynı iştahla elbet konuşur. )
Resulullah aleyhisselatu vesselam hiç kuşkusuz bu gece en fazla heyecanlanan kişidir. Ümmetinin ahvalini, geceyi nasıl ihya ettiğini, Hakk’a karşı hâl ve tavırlarını şiddetle merak edecektir. Bu esnada Cenab-ı Hakk buyurur:
“Ya Muhammed, ümmetinin sonuçları hakkında üzülme, ben onları nebiler derecesine yükseltmedikçe öldürmeyeceğim. (Bundan murat şudur) Enbiyanın dereceleri ise onların üzerine meleklerimin hayırlar ve birçok ikramlar indirmesidir. İşte Kadir Gecesi’nde ümmetin üzerine meleklerin inmesi taraf-ı ilahimden onlar üzerine selam ve rahmetin inmesidir.”

DAVETE İCABETİMİZ NASIL OLMALI?
“Kadir Gecesi’ni, kim sevabına inanıp onu kazanmak ümidiyle ihya ederse; geçmiş günahları bağışlanır.”
* Bilhassa tekli gecelerde yıkanmış ve temiz giyinmiş olmak. (Tesettürsüz ve abdestsiz bulunmamaya çalışmak.)
* Gündüzü farz olan oruçla tamamlamak ve namazlara sadık olmak.
* Yılda bir ikram edilen bu davetin en mükemmel ikramlarından olan Teravih lezzetinden mahrum kalmamak.
* İmkan varsa tesbih namazı kılmak. (Ömürde en az bir defa kılınması güzeldir.)
* Tevbe namazı kılmak.
* Çokça Kur’an-ı Kerim okumak.
* Kelime-i Tevhid zikretmek ve salavat getirmek.
* Affın bol olduğu geceyi “Estagfirullah” zikriyle süslemek.
Hz. Aişe(ra) validemiz: “Şayet, Kadir Gecesi’ne tevafuk edersem nasıl ibadet edeyim?”
Resulullah (aleyhisselatuvesselam) : “Allahumme inneke afüvvün, tuhibbu’l afve fa’fü anni.” (Allah’ım, Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet.) (Tirmizi, Da’avat, 89)
* Cenab-ı Hakk’ı tefekkür etmek. (Risale-i Nur tefsiri okumak. Son on günde 7. Şua’yı tavsiye ederim Kâinattan Hâlık’ını soran her seyyah için bulunmaz bir keşif olacaktır. )
*İtikafa girmek:
Bir camide yapılması gereklidir. (Cuma namazı kılınan cami… Bundan maksad cemaat hâlinde imamla ibadet edilebilen, dünya işlerinden alakası kesik bir yerdir.)
Ev ortamı manevi alemimizi dağıttığından camide itikafa girmek müspet bir ibadet olacaktır. Son on günün tamamında yapılabileceği gibi, son on gün içerisinde belli bir günde belirlediğimiz bir saat aralığında da itikaf yapılabilir. Zorunlu(farz) değildir, sünnet ibadettir. Bir şehirde birkaç kişinin yapmasıyla diğer kişilerden sorumluluğu kalkar.
Bu süreçte zamanını Kur’an, tefekkür, zikir, tevbe, tesbih ile geçirir. Haricinde bir şeyle meşgul olmaz. (İtikaf sürecinde sosyal medyada gezinemezsin mesela. Üzgünüm dostum. )
* Dua listesi yapmak.
* Gıybetini yaptığımız kişilerden helallik almak.
Bunu yaparken doğru olanı kusurunu itiraf ederek helallik almaktır. Nefse zor olsa da ahiret rezilliğindense dünya rezilliği daha iyidir. Bu hiç mümkün olamıyorsa helallik almak ve o kişiye bol bol dua edip onun adına da istiğfar etmek gerekir.
* Fitre ve zekatları Ramazan bitmeden vermek.
*En azından bir kişiyi doyurmaya çalışmak ya da sadaka vermek. Annenin pişirdiği pişileri-börekleri-ekmekleri tepsi tepsi dağıtarak işin içinden sıyrıla da bilirsin. Eee hayra vesile olan hayrı yapan gibidir. Yolda yemesi de cabası.
* Geçmişe dönük nefis muhasebesi yapmak.
Listeye daha birçok seçenek eklemek mümkün… Bunlar tavsiye niteliğinde birkaç maddeydi. Ancak unutmamak gerekir ki dua dille yapıldığı gibi fiille de yapılmalıdır. İmtihana girecek bir öğrenci avcunu açıp Rabbine dua eder lakin; fiili duası olarak sınava dönük yeterli çalışmayı yapmaz, bol soru çözmezse dille yaptığı dua onu tek başına kurtarmaz.
Özetle Cenab-ı Hakk’tan aff dilediğimiz ve geçmiş günahlarımızdan tamamen arınmayı murad ettiğimiz bu geceden sonra fiili duamız da hiç kuşkusuz buna uygun yaşamaya çalışmak olmalıdır. Gece boyu ibadetle geçirip dua edip ertesi günlerinde ve sene içerisinde kötü alışkanlıklarımızdan vazgeçmek için çaba sarf etmiyorsak, soruları doğru cevaplayıp optik forma işaretlememek gibi bir gaflete girmiş oluruz. İşte sahabenin Ramazan’dan sonra altı ay boyunca “Rabbim! Geçmiş Ramazan’da yaptığımız ibadetleri ve tevbeleri kabul et.” demelerindeki sır burada saklıdır.

“Şu mübarek Şehr-i Ramazan, Leyle-i Kadr’i ihata ettiği için, kendisi de ömür içinde bir leyle-i kadirdir ki, muvaffak olanın ömrüne bin ömür katar. Dakikası bir gündür. Saati iki ay, günü birkaç sene hükmünde bir ömr-ü bâkidir.” (Bediüzzaman)
Cenab-ı Hakk “Gecelerin Sultanı” Kadir Gecesi’ni yakalayıp hakkıyla eda edebilen ve affedilenlerden olmamızı nasip etsin… Ramazan’dan sonraki ömrümüzü geçmiş ömrümüzden bereketli ve istikamet üzerine eylesin….
Cenab-ı Hakk gönül kandillerimizi diri tutsun.
Selam ve dua ile… Hayırlı Kandiller efendim.
Comments