Yine Mi Düşeş?
- Nur Tuba Yaşa
- 21 Ara 2017
- 2 dakikada okunur
Yine Mi Düşeş?
Eğlence merkezleri denince akla ilk gelen yerlerdendir: İstanbul Taksim, İzmir Alsancak. Ama ben bugün size Risale-i Nurların yeşerdiği Isparta’nın, küçük Taksimi ya da Alsancağı olarak gösterilebilecek; alan olarak çok sınırlı olsa da, günah ve eğlence olarak oraları aratmayacak Cafeler caddesinden bahsetmek istiyorum. Saat gece 22.00’dan sonra bilhassa her türlü rezilliğin yapıldığı yüz karası ve yerin en dibine gizlenmiş ahlaksızlık noktaları.
Hayır! Bu yerlere dair anlattıklarım; daha doğrusu anlatmaktan dahi haya edeceğim o rezilliklere şahit olmuş değilim, Elhamdülillah! Ancak küçük yerin pisliği çok olur derler ya? Ha birde küçük yerde her şey tez yayılır malumunuzdur. İşte bizimki de o hesap.
Mecburiyet caddesi misali her çarşıya çıktığımda, ucundan kıyısından geçmek zorunda kaldığım bu caddenin, insanın canını en fazla acıtan bir yeri var ki sormayın gitsin. Bahsini ettiğim yer Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin, merkezdeki evine yürüyerek en fazla beş dakika uzaklıkta… Bu durum bana çoğu zaman Mekke’de yaşayan ama Kabe’nin kıymetini anlayamayan insanlarını hatırlatır. Şu çok duyduğumuz doğruluğu yanlışlığı belki muamma olan eğlencenin dorukta olduğu Kabe manzaralı otelleri…
Cafeler caddesinden geçmek zorunda kaldığımda bayanların kahkaları ve ağız dolusu küfürlerinin yanında bir ses daha tırmalar kulağımı fazlasıyla: Tavla.
Ehl-i Dünya yaşantımdayken ara ara severek oynadığım, haram olduğunu öğrendikten sonra ateşi elimde tutmuşcasına kaçtığım, gençlerin ve emeklilerin biricik oyunu…
Şimdi bu oyunu burada seninle son bir kez daha oynayacağız ateist arkadaşım. Sadece canlandırmanı istiyorum, bir de sorularıma cevap vererek ilerlemeni.
Düşün ki tavla oynuyoruz. Durum dört- üç ve bir mars nedeniyle önüne geçerek dörtlük skoru ben aldım. Taşlar yeniden dizildi. Bu kez yenilirsen oyun benim, bunun heyecanı ve adrenalini ile aklın zehir gibi çalışıyor olsa gerek… Derken ilk zarı atıyorum. Gelen zar 6-6 yani tavla dilinde: DÜŞEŞ.
Bu gayet olağandı herkes atabilir öyle değil mi? Oyun devam ediyor zarlar bende, yine attım ve yine Düşeş.
Aklına hafiften bir şüphe gelir belki ama “Tesadüf yaaa!!” deyip es geçersin.
Oyun devam eder ve ben üçüncü atışımda da düşeş getirince Kanaatin gelir ki; bu rastlantı olamaz. Akabinde celallenir ve “Sen zar tutmayı biliyorsun uyanık” diyerek atılırsın. Hatta zarı tekrar atacağımda parmaklarımın arasından zarı tutup tutmadığımı kontrol edersin; ama nafile yine 6-6 ve yine düşeş
Artık kanaatin gelir ki ben bu oyunun İlmini çok iyi biliyorum ve ardı ardına Düşeş getirmeye kafi marifetlerim var. Bunu her aklı başında olan kabul eder öyle değil mi?
Şimdi kaldır başını bak şu kainata: Hz. Adem’den bu yana, insanaoğlu defalarca şahit olmuştur; Ölmüş toprağın her yıl yeniden Bahar ile canlanmasına, Güneşin aynı özenle ve intizamla doğup batmasına, anne karnındaki bebeğin günü gününe doğuşuna, tüm insanların vücut sistemlerinin aynı disiplinde ve tüm bitki aleminin tek bir intizamda çalışmasına… Örnekler uzar gider ama sen hala anlamak istemezsin bir hakikati: Ah be kardeşim. Kainatta her zaman her şey DÜŞEŞ gelmiş. Nasıl görmezsin?
Comments